Abstract
Objective: Bone protein extract (BPE) usually requires a carrier or a scaffold for implantation. We aimed to compare the effect of equine-derived BPE, an osteoinductive agent composed of a high amount of type-I collagen and other bone proteins (Colloss-E), with that of human demineralized bone matrix (DBM) for treating cavitary bone defects not requiring scaffold use.
Methods: Rabbit distal femoral condyle was used as a stable cavitary bone defect model. Bone defects of 6-mm diameter and 10–12-mm depth were created in the femoral condyles. Rabbits were assigned into the equine-derived BPE (BPE) , human-derived DBM (DBM), and control (C) groups. Approximately 20 mg of BPE was implanted into the defect in the equine-derived BPE group (n=6), whereas 0.3 cc of DBM was implanted in the DBM group (n=6). Defects were left empty in the C group (n=6). The defect area was histologically examined after 6 weeks.
Results: There were no instances of macroscopic defect collapse or failure. Histopathological examination revealed that the BPE group had better scores (statistically significant) than both the other groups in terms of quality of union. The BPE group also had higher scores than the DBM group in terms of graft incorporation and new-bone formation.
Conclusion: The current study revealed results consistent with those of the previous studies concerning BPEs. Equine-derived BPE was found to be successful for treating cavitary bone defects not requiring scaffold use.
Özet
Amaç: Kemik protein ekstreleri (KPE), dokuya yerleştirilmeleri esnasında bir taşıyıcıya gereksinim duymaktadırlar. Bu çalışmada deneysel kaviter kemik defekti modelinde, yu¨ksek miktarda tip-I kollajen ve diğer kemik matriks proteinlerini içeren osteoindu¨ktif bir biyomateryal olan at kaynaklı KPE’nin (Colloss-E) herhangi bir taşıyıcı olmaksızın etkinliğini, insan kaynaklı demineralize kemik matriksi ile karşılaştırmayı amaçladık.
Çalışma planı: Tavşan distal femur kondili stabil kaviter kemik defekti modeli olarak seçildi. 6 mm çap ve 10–12 mm derinlikte defekt oluşturuldu. Çalışma, her grupta altışar denek olmak u¨zere at kaynaklı KPE (KPE grubu), insan kaynaklı demineralize kemik matriksi (DKM grubu) ve kontrol (K grubu) olmak u¨zere u¨ç grupta planlandı. KPE grubunda defekt yaklaşık 20 mg. KPE ile doldurulurken DKM grubunda 0,3 cc DKM yerleştirildi. Kontrol grubu ise boş bırakıldı. Boşluk bölgeleri altıncı hafta sonunda histolojik değerlendirmeye tabi tutuldu.
Bulgular: Makroskopik olarak hiç bir defektte çökme gözenmedi. Histolojik değerlendirmede KPE grubu, DKM ve K gruplarından gerek kaynama kalitesi, gerek yeni kemik dokusu oluşumu, gerekse greft inkorporasyonu skorları açısından daha başarılı sonuçlandı (p<0.05).
Çıkarımlar: Çalışmamızda, KPE’nin etkinliğini araştıran geçmiş literatu¨r ile uyumlu sonuçlar elde edildi. At kaynaklı KPE ile, kaviter kemik defektlerinin tedavisinde herhangi bir taşıyıcı kullanmaksızın başarılı sonuçlar elde edildi.
DOI: 10.3944/AOTT.2015.14.0344
Bu özet, makalenin henüz redaksiyonu tamamlanmamış haline aittir ve bilgi verme amaçlıdır. Yayın aşamasında değişiklik gösterebilir.