Abstract
Objectives: The aim of this study was to evaluate the results of a newborn ultrasonographic hip screening program conducted at 3-4 weeks of life, and to assess its utility and feasibility in Turkey.\nMethods: During a three-year period, parents of 1440 newborns were interviewed within 48 hours following birth to be informed in detail about developmental dysplasia of the hip (DDH) and its risk factors. They were asked to bring their infants for clinical and ultrasonographic examinations of the hips 3 to 4 weeks after birth.\nResults: A total of 975 infants (67.7%; 488 girls, 487 boys; mean age 26 days; range 17 to 34 days) were available on the day of screening. According to the Graf’s classification, 1664 hips (85.3%) were considered type I. Immediate treatment was initiated for 22 hips (1.2%) which were considered type IIc, D, or IIIa. All but one hip were found to be type I after eight weeks of treatment. Among type IIa hips with a complete follow-up, 12% required treatment. In total, 45 hips (2.3%) of 35 infants (3.6%) were treated preferably with a Pavlik harness. Of these, 10 infants (28.6%) had at least one risk factor for DDH, the most common being a positive family history (n=7, 20%). Of 45 treated hips, 12 hips (26.7%) exhibited positive clinical findings, the most common being asymmetry of the thigh/inguinal folds. \nConclusion: Ultrasonographic hip screening program conducted at the age of 3 to 4 weeks is effective for early diagnosis and successful treatment of DDH. However, nearly one-thirds of the infants were not available at the appointed date, despite transmission of detailed information to the parents just after birth.
Özet
Amaç: Bu çalışmada, yaşamın üçüncü-dördüncü haftalarında yapılan yenidoğan kalça tarama programının sonuçları incelendi ve bu programın Türkiye şartlarında kullanılabilirliği değerlendirildi.\nÇalışma planı: Üç yıllık bir süreçte doğan 1440 bebeğin aileleriyle doğum sonrası ilk 48 saat içinde gelişimsel kalça displazisi (GKD) hakkında aydınlatıcı bir görüşme yapıldı ve GKD için risk faktörleri belirlendi. Bu bebekler 3-4 hafta sonra kalçaların fizik bakısı ve ultrasonografik incelemesi için yeniden çağrıldı.\nSonuçlar: Belirlenen tarama randevusuna 975 bebek (%67.7; 488 kız, 487 erkek; ort. yaş 26 gün; dağılım 17-34 gün) getirildi. Graf sınıflamasına göre, 1664 kalça (%85.3) tip I olarak değerlendirildi. Tip IIc, D ve IIIa saptanan 22 kalçada (%1.2) sağaltıma hemen başlandı. Bu kalçaların biri dışında tümünde sağaltım ile en geç sekiz hafta sonra tip I kalça elde edildi. İzlemi yapılabilen tip IIa kalçaların %12’sine sağaltım gereksimi doğdu. Toplamda, 35 bebeğin (bebeklerin %3.6’sı) 45 kalçası (kalçaların %2.3’ü) tercihen Pavlik bandajı ile sağaltıma alındı. Bu bebeklerin 10’unda (%28.6) GKD için risk faktörü vardı. Pozitif aile öyküsü en fazla karşılaşılan risk faktörüydü (7 bebek; %20). Sağaltıma alınan 45 kalçanın 12’sinde (%26.7), en sık uyluk/kasık pili asimetrisi olmak üzere klinik bulgu vardı.\nÇıkarımlar: Üç-dört haftalıkken yapılan ultrasonografik kalça tarama programı GKD’de erken tanı ve etkin sağaltım açısından etkilidir. Ancak, doğumdan hemen sonra ailelerin GKD hakkında yeterince bilgilendirilmelerine karşın, bebeklerin yaklaşık üçte biri randevuya getirilmemiştir.