Abstract
27 patients with operative indications from which 18 suffered from instability and 9 from impingement syndrome were examined arthroscopically from March 1994 through April 1996. Our goals in using this method were: reassuring the indications for operation and finding other pathologies. All operations were carried out under general anesthesia by the same surgeon. We also used lateral decubitus position with 60¡-65¡ of abduction, 15¡-20¡ of anterior flexion, 4 kg traction and standard anterior and posterior portals. From cases with shoulder instability, 16 had Hill-Sachs lesions, 14 Bankart lesions, 6 fraying of subscapular muscle, 3 degenerative labral tears, 1 SLAP-3 lesion, 4 biceps synovitis, 14 synovitis and 1 loose body. From impingement cases 4 had biceps synovitis, 4 rotator cuff fraying, 7 synovitis, 5 degenerative labral tears, 2 complete rotator cuff tears, 1 SLAP-2 lesion and 4 fraying of subscapularis muscle. No complications were seen in relation to application of arthroscopy. Etiology of shoulder instability, glenohumeral pathologies in impingement syndromes and the ability to discriminate these two entities are among the most important advantages of diagnostic arthroscopy. Nowadays the popularity of shoulder arthroscopy is because it helps us to make the correct diagnosis, to check the preoperative diagnosis and to use it as a treatment method. Even though including few cases this study is considered a promising field for our clinic in future.
Özet
Kliniğimizde Mart 1994 ile Nisan 1996 tarihleri arasında, 18 i omuz insiabiliteli ve 9 u omuz impingement sendromlu cerrahi endikasyon konulan, toplam 27 hastaya tanısal omuz anroskopisi yapılmıştır. Tanısal omu: artroskopilerini uygulamadaki amacımız: konulan cerrahi endikasyonu son bir kez doğrulamak ve varsa ilave patolojileri tespit etmektir. Uygulamaların tümü genel anestezi altında ve aynı cerrah tarafından gerçek-leştirilmiştir. Tanısal omuz artroskopileri, lateral dekübitüs pozisyonunda, 60-65 derece abdüksiyonda, 15-20 derece öne fleksiyonda, 4 kg lık traksiyon uygulanarak, atandan anterior ve posterior portaller kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Omuz instabiliteli olguların 16 sında Hill-Sachs lezyonu, 14 ünde Bankart lezyonu, 6 sında subscapular adalede palazlanma (fraying), 3 ünde dejeneratif labral yırtık, 1 inde SLAP 3 lezyonu, 4 ünde biseps sinoviti, 14 ünde sinovit 1’inde eklem faresi tespit edildi. Omuz impingement sendromlu olgularda; 4 olguda hiseps sinoviti, 4 olguda rotator manşette palazlanma, 7 olguda sinovit, 5 olguda dejeneratif labral yırtık, 2 olguda komplet rotator manşet yırtığı bir olguda SLAP 2 lezyonu, 4 olguda subskapular adalede pa-lazlanma tespit edildi. Uygulamaya ait herhangi bir komplikasyona rastlanmadı. Omuz anstabilitelerinde etiyolojinin ve omuz impingement sendromlarında gleno humeral patolojilerin tespiti. Özellikle de impingement ile instabilitenin ayırımının yapılabilmesi tanısal omuz artroskopilerinin sağladığı önemli avantajlardır. Bu sayede omuz problemlerinde, doğru tanının konulmasında ve konulan tanının saglamasının yapılmasına yardımcı olması ayrıca tedaviye yönelik kullanım alanı ile de omuz anroskopisi günümüzde oldukça popüler-dir. Ülkemizde de anroskopi eğitiminin belli bir standarda dayandırılarak yaygınlaştırılmada çalışmaları neticesinde, omuz artroskopisinin kullanım alanı genişlemektedir. Bu gelişmeden payını alan kliniğimizde kısıtlı sayıda olsa da yapılan bu çalışma, ilerisi için oldukça limit vericidir.