Abstract
A 17-year-old boy who was engaged in amateur weightlifting and body building presented with complaints of right elbow pain and limitation in elbow range of motion. Plain x-rays and magnetic resonance imaging showed an osteochondral defect in the medial third of the capitellum. At surgery, as a new technique, the lateral collateral ligament was detached from the humeral attachment to provide access to the capitellum with a clear and perpendicular exposure. Following removal of loose fragments within the joint, an osteochondral graft harvested from the lateral femoral condyle was implanted to the defect area of the capitellum. Postoperative radiologic controls showed that the defect was entirely filled by the graft with appropriate graft height. On follow-up examination at 12 months, the patient did not have any complaint about his elbow, and had no limitation of movement compared to the left elbow. Magnetic resonance imaging showed that the graft was successfully adapted to the recipient site without any sign of loosening. At final follow-up 40 months after surgery, the surface of the articular cartilage appeared normal. The range of elbow motion was preserved and the patient had no restriction in daily and sports activities. Considering technical difficulties posed by the narrow and complex structure of the elbow joint, this new technique involving detachment of the lateral collateral ligament facilitates perpendicular implantation of the graft. In our opinion, utilization of this new technique will improve functional and radiological results of osteochondral autograft transfer.
Özet
On yedi yaşında, amatör olarak ağırlık kaldırma ve vücut geliştirme sporu ile ilgilenen erkek hasta, sağ dirsekte ağrı ve hareket kısıtlılığı yakınmalarıyla başvurdu. Düz radyografilerde ve manyetik rezonans görüntülemede kapitellumun 1/3 orta bölgesinde osteokondral lezyon saptandı. Ameliyatta, yeni bir yaklaşım olarak, lateral kollateral bağ humeral yapışma yerinden kaldırılarak kapitellum daha net ve dik açıyla ulaşılabilecek pozisyona getirildi. Eklem içindeki serbest fragmanların çıkarılmasından sonra, lateral femoral kondilden alınan osteokondral otogreft defekt bölgesine yerleştirildi. Ameliyat sonrası radyolojik incelemelerde, osteokondral greftin defektli bölgeyi tam doldurduğu ve greft yüksekliğinin iyi olduğu gözlendi. Hastanın 12. ay kontrolünde dirsekte hiçbir yakınması ve sol dirseğe göre hareket kısıtlılığı yoktu. Manyetik rezonans görüntülemede greftin alıcı saha içine iyi uyum gösterdiği ve gevşeme belirtisi olmadığı görüldü. Kırk ay sonra yapılan radyografik kontrolde eklem kıkırdağının yüzey bütünlüğü normal görünümdeydi; hareket açıklığının korunduğu ve hastanın sportif ve günlük etkinliklerinde herhangi bir kısıtlaması olmadığı görüldü. Lateral kollateral bağı kaldırarak uyguladığımız cerrahi teknik, dirseğin dar ve karmaşık eklem yapısından kaynaklanan teknik zorluklar göz önüne alındığında, greftin dik açıda yerleştirilmesini kolaylaştırmaktadır. Bu teknikle yapılan osteokondral otogreft naklinin daha iyi fonksiyonel ve radyolojik iyileşme sağlayacağı kanısındayız.